İtalya için; gezdiğim Avrupa ülkeleri arasında iklimi, cana yakın-güven veren insanları, rahatlığı, nüfus dağılımının doğru yapılması ile rahat ettiğim ülkeler arasında üst sırada diyebilirim. Buraya eşimin diş hekimliği master eğitimi için defalarca gitmemize rağmen hiç stres çekmediğimiz sıkılmadığımız bir ülke. Her seferinde bir sonraki semtin cazibesine, hikayesine kapıldık. Korunmuş eski binalar, plajlar, yeşil alanlarla keşfedilmesi gereken bir ülke. Sadece Toscana bölgesini gezmek bile aylar sürebilir.
İstanbul Atatürk havalimanında uçuştan iki saat evvel bulunmamıza önceden check-in yapıp , bavullarımızı teslim etmemize rağmen yarım saat evvel kapının önüne geldik ama kapı kapanmış ve bir yetkili bile yoktu. Atatürk havalimanında anons kalkmış artık yapılmıyormuş. (!!?) 5 kişi THY’nin azizliğine uğrayarak uçağı kaçırdık. Yarım saat evvel kapının önünde olmamıza rağmen muhatap yoktu. Katlar arasında koşturduk. Bizi ne arayan oldu ne soran. Acaba bavullarını iki saat önce teslim etmiş bu misafirlerimiz (hani biz onların misafiriyiz ya, yolcusuyuz ya) neredeler acaba hastalar mı, öldüler mi diye merak eden bir telefon dahi eden olmadı. Gerçekten yazıklar olsun! Yani Türk Hava Yollarının ilgisizliği (belkide overbooking yaptılar ve aman bu yolcular gelmeden hemen kapıyı kapatıp kaçalım kar hanesine biraz daha + yazılsın dediler) ile uçağı kaçırdık. Sonrasında bizi saatler sonraki Milano uçağına aldılar. Araba kiralama şirketini ara , oteli ara, bir sürü ek yakıt masrafı, yorgunluk. Arkadaşlarımız tuttukları evin sahibini bekletemediler haliyle ve otelde kaldılar. Milanodan 300 km. araba kullanarak gitmemiz gereken Lucca ya bağlı Pietrasanta kıyısına gelerek gece kendimizi yatağa attık. Normalde uçağımız Pisa havaalanına idi.
Gezimiz sırasında kullandığımız araçlar: Kiralık araba ve tren. Kaldığımız Camaiore şehri ile beraber gezdiğimiz yerler: Pisa, Portofino, Viaggiore, Lido di Camaiore, Pietrasanta, Forte Di Marmi, Massa, Carrara, La Spezia, Cinque Terre (Riomaggiore, Manarola, Corniglia, Vernezza, Monteresso)
İtalya’da hava kirliliği yok, trafik tabelarına “yol ver”, “dur”, “yaya geçidi” uymamak yok, saygı var, itiş kakış kargaşa yok, yıllardır fiyatlara zam yok, çevre kirliliği yok, gürültü yok. Kurallar kağıt üstünde olsun diye değil uygulanıyor. Tabelalar göstermelik konmamış. Bir insan olarak burada bana değer veriliyor diye düşünüyorsunuz. Yaya olarakta, araç kullanırkende, her hangi bir toplu aracı kullanırkende sinirleriniz bozulmuyor tam tersi keyifleniyorsunuz. Otomatik şanzımanı olmayan bir araçla vites değiştirmenin, debriyaja basmanın keyfini on yıllar sonra tekrar hatırladım.
Tek şikayetim, Floransa, Pisa, La Spezia hattında, trenlerin üstünde nereye gittiğinin yazmaması. Aynı zamanda trenin içinde hangi istasyonda olduğunuz, gelecek istasyonun ismi yazmıyor. İtalyanca ve İngilizce anons var ama neden trenin içinde monitörde göstermiyor !? Hızlı trenlerde dış ısıyı ve trenin hızını gösteriyor ama nereye gittiğini göstermiyor !
Güneşin gözüme gelmesinden dolayı güneşlenen adama bir türlü zoomlayamadım 🙂
l”]

Otelde sabah çalışması
Yanımızda olması gerekenlerden en önemlisi : Akıllı telefon ve güç kaynakları, yedek pil. Neden Samsung smart phone kullanıyorum? Çünkü sürekli yedek pilimiz dolu halde, sök-tak yapıyorum. Kesintisiz iletişim… Veeeee arkadaşımız trene atlar diğer köyden gelir tünellerle dağları geçer ve köyde bizi bulur…
Cinque Terre tren istasyonundan köy merkezine çıkarken. Corniglia (Parco Nazionale delle Cinque Terre)
Kalamar tabagı biraz büyükmüş 🙂