Güneş panellerinin verimliliği teknolojinin bir sonraki gün daha da ilerlemesi ile arttı. 300 gün güneşi olan, rüzgarı bol ve şiddetli olan ama bu enerjileri değerlendirmeyen boşa elektrik harcayan bir ülke olan Türkiye’de bizlerin yapabilecekleri şeyler artık sınırlı değil.
Elektrik üretmek için(!) doğalgaz ithal edip sonrada sık sık elektrik kesintileri yaşayan bir ülke olarak her bir site/hane/birey güneş gören camına, balkonuna, bahçesine, çatısına küçük, büyük demeden güneş paneli koymalıdır. Bu enerjileri kullanmamız havamızın,suyumuzun daha temiz kalmasını, paramızın yurtdışına gitmemesini sağlar. Ne kadar tasarruf sağlarsak o kadar iyi…
Video’da birbirine yakın iki ilçeyi görelim. Birisi Aliağa, hava kirliliği üst düzeyde, kanser oranı artmış. (1)
Diğeri ise Seferihisar: Havası temiz, çevreci ilçenin pazar yerinin üzeri fotovolkaik panellerle kaplı. Belediye binasının ihtiyacı buradan üretilen güneş enerjisi ile karşılanıyor. Caddeleri, meydanları, parkları güneş enerjisi ile aydınlatılıyor. (1).
Hatırlatmakta yarar var, Seferihisar Türkiyenin ilk Cittaslow şehri aynı zamanda. Yani Sakin Şehir ünvanını alan ilk şehir olmuştu. Cittaslow’la ilgili detaylar sayfanın sonunda.
Gelelim videomuza:
İtalyanca Citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşan Cittaslow, ”yavaş şehir” anlamına geliyor.
1986 yılında Amerikan tarzı hızlı yiyecek (fast food) zincirine karşı çıkılarak, İtalya’nın Barolo kentinde ”Yavaş Yiyecek Birliği” oluşturuldu. 1989’da Paris’te uluslararası boyut alan birliğin, bugün 100’den fazla ülke temsilcisinden oluşan 80 bin üyesi bulunuyor. Yavaş Yiyecek kavramından esinlenen ”Yavaş Şehir Hareketi”nin temeliyse 1999 yılında İtalya’nın Chianti bölgesindeki Greve kentinde, 30 kadar Yavaş Yiyecek kentinin katılımıyla atıldı.
İlk bildirgede, küreselleşmenin insanlar arasındaki iletişimi, kaynaşmayı ve değişimi kolaylaştırmasına karşılık farklılıkların törpülenerek, tek bir model insan oluşturmaya doğru gittiği ve sonunda sıradanlığın hakim olacağı bir düzenin yaratılacağı konusunda endişeler bulunduğu dile getirildi. Bu muhtemel sonuçların engellenmesi, yerel değerlere sahip çıkılması, bu değerlerin korunması ve geliştirilmesi amacıyla Yavaş Şehirler kavramı çerçevesinde bir ağ oluşturuldu.
Yavaş Şehir olabilmek için çevre politikaları, altyapı, kentin dokusunun kalitesi, yerel üretim ve ürünlerin desteklenmesi, konukseverlik gibi kriterler gerekiyor. Bu şehirlerin logosu olan salyangozu kullanabilmeye hak kazanan merkezler, düzenli olarak denetimden geçiriliyor. (2)